Red Dead Redemption 2 İnceleme




Red Dead Redemption 2... Bu oyun 2018 yılında ilk çıktığı zaman gördüğümde çok önemsememiştim. Sonuçta God of War ve Spider-Man vardı, bu oyuna daha sonra sıra gelebilirdi. Hem ilk oyunun üstüne ne katabilirlerdi ki? Diye düşünerek oyun ilk çıktığı zaman es geçmiştim ve 2020 yılında ancak deneme fırsatım oldu.

Kovboy hikayelerini pek ilgi çekici bulmam, geneli hep aynı olayı anlatır. İntikam, zorlu ve dizginsiz bir yaşam gibi gibi... Bu yüzden olay değil, olayı nasıl anlattığınız o ürünü deneyimleyen kişi için daha önemlidir çünkü onu deneyimleyecek kişi az çok ne ile karşılaşacağını, nasıl bir hikaye deneyim edeceğini bilir. Burada işte oyunumuzun harika sunumu ve hikayesi devreye giriyor, bundan dolayı ilk olarak hikayeye bakalım:

Red Dead Redemption 2 bana göre harika bir hikayeye sahip; Van der Linde çetesinin bir üyesi olan ve zamanın gerisinde kalmış her şeyi eski usuller ile yapmaya çalışan bir adamın, Arthur Morgan'ın hikayesini anlatıyor bu oyun, yani en azından ana karakter Arthur Morgan. Asıl olayımız çetemiz yani Van der Linde çetesi. Çete dediğime bakmayın her biri oldukça tatlı ama gerektiği yerde sertliğini belli eden ama bir o kadar da nazik üyeler barındırıyor. Bu bir kişi değil bir grup bir olay hikayesi. Hikayemiz başarısız bir soygunun ardından kaçıp hayatta kalmaya çalışan ekibimizin yeni bir kamp arayışına girmesi ile başlıyor ve kamp yavaş yavaş büyüyor. Amacımız ise kampımızı geliştirmek, oraya erzak sağlamak gibi şeyler. Bu esnada kamptakiler ile kaynaşıyor bolca diyaloğa giriyor ve birbirimize ısınıyoruz. Hikaye için ancak bu kadar söyleyebilirim başka bir şey söylemem spoiler olur ancak hikayenin çok iyi yazıldığını ve sunumunun mükemmel olduğunu söylemek zorundayım. Rockstar bu oyununda da oynanışı ve hikayeyi mükemmel harmanlamış. İlk başta çok sıkılmıştım oynarken, oyun çok ağır bir tempoda ilerliyordu ama ilerledikçe yavaş yavaş açılmaya başladı ve oyun aksiyonun dibine vurmaya başladı ama bunu yaparken hikayeyi de unutmadı. 


Hikaye sunumuna gelirsek, bu oyunun hikaye sunumunu şu an övmek için kelime bulamıyorum :D Kullanılan kamera açıları, karakter yerleşimleri her biri o kadar yerli yerindeki olaydan bir saniye kopmuyorsunuz.

Sunum bir yana kamp ile etkileşim nasıl diyecek olursanız, bunun bir olay hikayesi olduğunu söylemiştim ve gerçekten öyle. Kamptaki her bir karakter kendi kişiliğini ortaya koyabilen karakterler. Her biri ile etkileşime girip farklı şeyler hakkında konuşup farklı şeyler yapabiliyorsunuz. Bunun dışında karakterlerin oyun içindeki gelişimi de gözle görülür şekilde iyi bir şekilde sunulmuş, en iyi örnek ve herkesin aklına gelebilecek örnek Sadie Adler'dır diye düşünüyorum. Kendisini bir takım suçluların elinden kurtarıyoruz ama maalesef eşini kaybetmiş oluyor bu esnada. Kampa ilk geldiğinde yemek yapmak gibi basit işlere yardım ederken oyunun sonlarına doğru düşmanlarını gözünü kırpmadan öldüren bir katile dönüşüyor ve işin en güzel yanı bunu gözlemleyebilmeniz. Kısaca kamp ve kamptakiler ile etkileşim içinde olmamız çok iyi.

Peki ya ana karakterimiz, Arthur Morgan? Kendisi yukarıda da söylediğim gibi zamanın gerisinde kalmış her şeyi eski yöntemlerle halletmeye çalışan birisi ve bunun sonuçlarına çok ağır katlanıyor, içinde çok iyi bir adam yatıyor Arthur'un ama maalesef iletişimi çok iyi olmadığından ve bu hayatta tek bildiği şey yani silah kullanmak olduğundan yaşadığı zorlukları gayet iyi bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Kendisinin şu ana kadar oynadığım en iyi ana karakterler arasında ilk beş karaktere gayet rahatlıkla girebileceğini söylersem yalan söylemiş olmam sanırım. Kendisi oldukça oturaklı bir karakter, sevdiği insanlar için canını öne atacak kadar da babacandır ayrıca. Kampta da sevilen ve saygı duyulan birisi. Hikayeyi ve karakterleri övmeyi bitirmeden önce John Marston ile aralarındaki ilişkinin harika bir gelişimi olduğunu ve yine harika sunulduğunu söylemek istiyorum çünkü cidden bu ikilinin birbirlerini çok sevmeyen kişilerden nasıl abi-kardeş gibi olduklarını oyun size doyura doyura gösteriyor. Bir başka iletişim gelişimi ise Arthur'un bir zamanlar sevdiceği olan Mary hanım. Bu ikili bir zamanlar bazı şeyler yaşamış fakat yine Arthur'un yaşadığı şeylerden dolayı yollarını ayırmak zorunda kalmışlar, ancak bu çok da uzun sürmüyor. Mary'nin kardeşinin bir grup tarafından beyni yıkanıp kaçırıldığını öğreniyoruz ve Mary bunun için bizden yardım istiyor ve yolları tekrar burada birleşiyor ve bundan sonra yan görevler ile Arthur ve Mary'nin tekrar beraber zaman geçirmelerini ve tekrar birbirlerine ısınmalarına şahit oluyoruz. Bunun gibi yan görevler ile de ana karakterimizi daha çok tanıma fırsatını kullanmış oluyoruz. 
Hikaye ve karakter övme kısmını burada bitirmek istiyorum yoksa cidden çok uzayacak :D

Oynanış kısmına gelecek olursak: Oynanış mekanikleri şu ana kadar bir oyunda gördüğümün en iyisi olabilir. Arthur Morgan kesinlikle etten kemikten olduğunu hissettiriyor. Hani bazı oyunlar vardır ya attığınız adım rahat hissettirmez, sanki böyle yer altınızdan akıyormuş gibi hissettirir. İşte Red Dead Redemption 2 öyle değil, attığınız her adımı cidden atıyorsunuz. Bu dediğim size garip gelmiş olabilir ama oyunu oynadığınız zaman ne dediğimi anlayacaksınız. Gelelim oyunun asıl mekaniği olan çatışma mekaniklerine; bu oyunun çatışma mekanikleri tüm aksiyon oyunlarından çok mu farklı hayır, kontrolleri çok mu değişik hayır, Rockstar'ın yıllardır kullandığı mekaniklerini aynısını kullanıyor. Peki neyi farklı bu oyunun diye soracak olursanız hiç bir şeyi derim. Bu dediğim sizi yanıltmasın oyunun çatışma hissi harika. Vuruş hissi bir yana dursun karakteriniz gelen her bir vuruşa tepki veriyor, öyle hafif bir geri sarsılma değil çoğu zaman yere bile düşebiliyor gelen sarsılma hissi ile burada oyunun bir aksiyon oyunundan çok bir simülasyon olduğunu fark edebiliyoruz. Bizim vurduğumuz her bir mermi ise, işte onlar harika hissettiriyor. Size gelen merminin verdiği rahatsızlık kadar sizin düşmana attığınız her bir mermi düşmanların verdiği tepki ile harika hissettiriyor. Düşmanı kurşuna dizdiğinizde neresinden vurursanız vurun, ne kadar ateş ederseniz edin her bir mermiye tepki veriyor. Oyunun tek mekaniği ateş etme değil tabii ki. Oyunda avcılık, toplayıcılık, hazine avcılığı gibi şeyler de yapabiliyorsunuz. Çok ahım şahım olayları yok ama güzel şeyler en azından çeşitlilik katıyolar.

Gelelim oyunun açık dünyasına. Açık dünya şu ana kadar gördüğünüz her hangi bir açık dünya oyunundan katlarca daha canlı ve gerçek hissettiriyor. Açık dünya etkinlikleri kendini tekrar etmiyor ve neredeyse hepsinin kendi içerisinde bir hikayesi ve sunumu var. Ben mesela en çok Beau Gray ve Penelope Braithwaite isimli iki genç aşığın hikayesini çok sevdim. Maalesef ailelerinden ötürü birbirine kavuşamayan bu iki genç aşığımızı kavuşturmaya çalıştığımız yan görev serisi güzeldi ve güzel bitti. Bunun gibi hemen hemen tüm yan görevler bile kendi içerisinde hikaye ve sunuma sahip. Kısaca yan görevler ve açık dünya sıkmıyor. Ayrıca oyunda aşırı epik sahneler olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim o sahneler ve o sahneler eşlik eden müziklerle beraber tüylerimin diken diken olduğu bir kaç sahne olmuştu. özellikle bir sahnede ağzımın açık kaldığını hatırlıyorum. Cidden bazı kısımlarda oyun epikliğin sınırlarını zorluyor. Müziklere gelecek olursak aklımda kalan çok bir şey yok ama ortama göre müzik değişiyor ve adapteyi iyi sağladığını söyleyebilirim.

Peki bu oyunun hiç mi kötü yanı yok diyecek olursanız; hikaye, oynanış, sunum, çeşitlilik, kontroller, müzikler, açık dünya gibi şeylere bakacak olursak hayır yok. Bu oyunla tek sorunum grafik hataları. Arada bir bazı sahnelerde çıkıyorlar ve cidden çok sinir bozucular ama bunun benle hiç bir ilgisi yok. 2070'li bir bilgisayarda ultra ayarlarda oynayıp bitirdim oyunu ama dediğim gibi bazı sahnelerde, ama genel olarak oynanışta çıkıyorlar ve cidden çok rahatsız ediciler, ayrıca arada bir fps düşmesi de oluyor sebebini anlamadığım bir şekilde ve özellikle belli başlı yerlerde, oyun tamamen sorunsuz 60fps sabit ilerlerken bu sorunlu yerlerden geçerken fps ciddi anlamda düşüyor ve can sıkıcı olabiliyor.



Sonuç olarak:
+Harika bir senaryo
+Harika bir sunum
+İyi yazılmış bir ana karakter
+İyi yazılmış yan karakterler
+Ani hissettirmeyen karakter gelişimleri
+Oturaklı bir oynanış
+Rahat kontroller
+Baymayan açık dünya
+İyi yazılmış yan görev senaryoları
+Ortama adapte olmayı kolaylaştıran müzikler
+Epikliğin sınırlarını zorlayan bazı sahneler
+Sonunda verdiği tatmin olma hissi

-Bazı grafik hataları
-Bir takım optimizasyon sorunları

İndirimde sisteminiz de yetiyorsa kesinlikle alın oynayın her bir kuruşuna değecek bir oyun pişman olmayacaksınız ayrıca kötü bir ön yargınız varsa kırın, ve bu oyunu oynayın.

Bu oyun "Oyun nasıl yapılır?" sorusuna bir cevap niteliğinde hazırlanmış, okullarda ders diye okutulacak türden bir yapım, bir şaheser...

Hiç yorum yok